Günümüzde herkesin ortak kabulüne göre; “gücün kaynağı, bilgidir”. Bu bilgi; ister bilimsel, ister
teknolojik, isterse enformatik bilgi olsun hepsi bir gücü ifade eder. Bilgi alanında önde olanlar, güçte
de öndedir. Kim bilgi alanında daha ileri aşamada ise, kabul etmek gerekir ki, o daha güçlüdür. Tarih
bize, bilginin önemli bir güç olduğunu gösteren kanıtlar açısından oldukça zengin örnekler sunar. Ateşi
bulan toplumların, ateşi bilmeyen toplumlardan daha güçlü olduğunu; tekerleği icat eden toplumların
tekerlekle henüz tanışmayan toplumlar üzerinde üstünlük kurduğunu biliyoruz.
Bilgi toplumu sürecini yaşadığımız günümüzde, bu gerçek daha da öne çıkmaktadır. Dünyanın en
zenginleri arasında yerini alan insanların, bu ekonomik gücünü “bilgi”ye borçlu olduğunu biliyoruz.
Dolayısıyla; bilginin, gücün kaynağı olduğu, yerçekimi kanunu kadar açık bir gerçektir.
Günümüzde bilişim teknolojilerinin hızlı gelişimi sonucunda, bundan birkaç yıl öncesine kadar hayal
dahi edilemeyecek pek çok şey, hayatımızın adeta vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Bunu
sağlayan en önemli unsur, hiç şüphesiz bilişim teknolojisidir. Bu nedenle, İSG alanında da bilişim
teknolojisini kullanmak, kaçınılmazdır. İSG Bilişim Teknolojisi’ni; “İSG alanındaki bilgilerin üretimi,
toplanması, değerlendirilmesi, analizi, saklanması, islenmesi, sunulması, yaygınlaştırılması,
arşivlenmesi ve yönetilmesi süreçlerinin tamamı” olarak tanımlayabiliriz.
Ülkemizde halihazırda, işyerlerinde İSG ile ilgili İSG profesyonelleri tarafından üretilen bilgilerin, ÇSGB
bünyesinde toplanmasını sağlayacak (veri tabanı oluşturacak) bilişim teknolojisine ait altyapı
çalışmaları, henüz başlangıç aşamasındadır. Ancak birtakım entegrasyonlarla çok hızlı bir şekilde İSG
Bilişim Teknolojisi anlamında yapılması gereken işlerin, yarısına yakını çözülebilir. Mesela ÇSGB; SGK
Medula Sistemi, Sağlık Bakanlığı gibi sistemlerle entegrasyonlar kurarak; işyerlerine ait, İSG
profesyonellerinin kişisel bilgilerine, çalışan bilgilerine, çalışanların sağlık bilgilerine rahatlıkla ulaşabilir.
İşin tam bu noktasında, şu gerçeği görmek zorundayız: İSG alanında ülkemizden 40-50 yıl önce yola
çıkmış ülkelerle İSG kültürü konusunda kısa vadede yarışma şansımız söz konusu olmayabilir. Ancak İSG
alanında üreteceğimiz yazılımlarla, bu ülkelerinin tamamını yakalama ve hatta geçme sansına sahibiz.
Dolayısıyla İSG kültürü konusunda bu kadar gecikmiş olan ülkemizin, en azından yazılım konusunda
benzer “geri kalmayı” yaşamaması gerekir.
Hatta hedeflerimizi; İSG bilişimi alanında ulusal ve uluslararası standartlara sahip, kalitesini ve
güvenilirliğini ulusal ve uluslararası sertifikalarla kanıtlayan yazılımların üretilmesini ve bu yazılımların
hem ülkemizde kullanılmasını ve hem de tüm dünyaya ihraç edilmesini sağlayacak şeklinde
kurgulamalıyız.
TÜRKİYE’DE ÜRETİLEN İSG YAZILIMLARI
Öncelikle, İSG çalışmalarında bir yazılım programı kullanılmasının çok önemli (hatta zorunlu) olduğunu
baştan kabul etmemiz gerekir. Bir başka ifadeyle; yazılım kullanmadan İSG hizmetlerini hakkını vererek,
doğru bir şekilde takip etmek ve yönetmek neredeyse imkânsızdır. Örneğin; orta ölçekli ve 50 çalışanı
olan bir işletmede yıllık olarak tutulması gereken İSG kayıt sayısı 5.000 (beş bin)den fazladır. Bu
kayıtların, yazılım olmaksızın yönetilmesi neredeyse imkansızdır. Bunun aksini iddia etmek; ya ne
yaptığını bilmemek ya da bilmezlikten gelmek anlamına gelir.
Bugün için İSG yazılımları ile ilgili olarak ülkemizdeki en önemli sorun; İSG yazılımlarının kalitesinden
çok, bunun İSG Profesyonelleri ve işyerleri (işverenler) tarafından bir “ihtiyaç” olarak görülmemesidir.
Belki bu tespite; İSG Profesyonellerinin, mevcut alışkanlıklarından vazgeçememesini de ekleyebiliriz.
Ülkemizde özel sektör eliyle üretilip piyasaya sürülmüş İSG yazılımlarına, süre ve sayı olarak
baktığımızda, Avrupa'nın çok önünde olduğumuz görülmektedir. Aslında bu fiili durum (üretkenlik)
ülkemiz adına takdir edilmesi gereken çok önemli bir konudur. Ancak buradaki en temel sorun; bu
yazılımların hiçbir standarda (veri setlerine) göre üretilmemiş olmasıdır. Çünkü bu konuda ÇSGB
standart (veri setleri) çalışmaları henüz tamamlanmamıştır. Bir başka ifadeyle; önümüzdeki süreçte İSG
standartlarının ÇSGB tarafından yayınlanmasından sonra, şu anda ülkemizde üretilmiş olan İSG
yazılımlarının tamamı revizyona uğramak zorunda kalacak ve hatta bir kısmı belki de bu sürece adapte
olamadığı için ömrünü tamamlamış olacaktır.
Kullanıcı beklentilerinden bağımsız olarak; Devlet, İşveren ve İSG Profesyonelleri açısından ülkemizde
üretilmiş İSG yazılımlarını bir takım bilimsel kriterler açısından incelediğimizde şunları söyleyebiliriz:
• Ülkemizdeki İSG yazılımlarının en önemli talihsizliği; İSG hizmetlerinin geçen birkaç yıllık süre
zarfında, İSG Profesyonelleri tarafından genellikle Excel formatıyla takip edilmiş olmasıdır.
Bunun doğal sonucu olarak; İSG yazılımlarının önemli bir bölümü, yazılım algoritmalarını Excel
formatını dikkate alarak kurguladı. İkinci temel sorun; yazılıma danışmanlık yapan İSG
Profesyonellerinin olaya bir bütün olarak değil, sadece kendi beklentileri ve tecrübeleri
açısından bakmış olmalarıdır. Sonuç olarak; algoritmadaki hatalar, lokal (kişisel) mantık
kurguları çok emek harcanmış olan, ancak ne işe yarayacağı tartışmalı, daha çok “veri girişi”ne
dayalı ve birbirine benzeyen birçok İSG yazılımı ortaya çıkarmış oldu.
• Ülkemizde üretilmiş İSG yazılımlarının çok önemli bir kısmında “denetim ve karar verme
süreçlerinin etkinliği bakımından” veri yükleme işlemi yapmıyor. Sadece Word, Excel, PDF gibi
ortamlarda zaten tutulan/tutulabilen bilgiler, yazılımlara aktarılıyor. Dolayısıyla; kaydedilen
verilerin güvenilir ve kullanılabilir olma vasfı ortadan kalkıyor ve karşımıza, aslında “dijital
çöplük” diyebileceğimiz bir tablo çıkıyor. Kullanıcılar ise, en az 6 ay süreyle bu yazılımları
kullanmaları sonrasında dijital bir çöplükle karşı karşıya olduğu gerçeğini anlayabiliyorlar. İSG
Profesyonelleri, aylarca veri girdikten sonra, ihtiyaç duydukları “rapor ve istatistikler”e
ulaşamayınca, aslında “sistemi yöneten kişi olmak” yerine “veri giriş elemanı” olarak
çalıştıklarını fark ediyorlar. Bu tür programlar kullanıldıkça da, bu akıbet değişmeyecektir.
• Önümüzdeki süreçte, standartların ÇSGB tarafından tanımlanmasından sonra piyasada var
olmayı sürdürecek olan yazılımlar açısından, “yazılım kalitesi”ni belirleyecek en önemli
kriterlerden biri; Devletin talebini karşıladıktan sonra, işverene ve İSG Profesyonellerine
“sistemi yönetme” konusunda yapacağı katkılar olacaktır. Bu katkılar ne kadar fazla ise, yazılım
o kadar kabul görecektir. Sistemin yönetilmesi; ancak yazılımın üreteceği “rapor ve istatistik”
verileriyle mümkündür. Rapor ve istatistiksel verilerin elde edilmesi de, ancak hazır veri
tabanları kullanmakla mümkündür. Dolayısıyla bir programda ne kadar fazla veri tabanı varsa,
o program o kadar kaliteli olacaktır.
Özetle şunu söyleyebiliriz ki; her türlü İSG verisi, bilimsel araştırmalar için bir kaynak, İSG
profesyonelleri için de kendi kendilerini yetiştirme (eğitme) aracı, işverenler için sistemi yönetme
fonksiyonu üstlenir. İSG bilişim teknolojisinin, İSG alanında etkin ve verimli bir şekilde kullanımını
sağlayarak; erişim hakları tanımlanmış yetkili kişi ve kuruluşlarca ulaşılabilir, tüm işyerlerini ve
çalışanları kapsayan ve tarafların kendisine ait bilgilerine erişebildiği İSG verileri, ülkeyi kapsayacak
şekilde İSG özel ağı üzerinden paylaşılabilir. İşte o zaman İSG kültürü konusunda da hızlı yol almak
mümkün olacaktır.
Bu metni PDF olarak indirmek için tıklayınız